30 Ekim 2013 Çarşamba
28 Ekim 2013 Pazartesi
27 Ekim 2013 Pazar
Olay şiddet kullanımına dönüşmeye başladığı zaman ,sistemin oyununa geliyorsunuz demektir. Yerleşik düzen Sizi kavgaya sokmak için kızdırmaya çalışacak ,sakalınızı çekecek ,yüzünüze fiske atacaktır.Çünkü, Siz bir kere şiddete başvurduktan sonra Sizle nasıl baş edeceklerini bilirler.Nasıl baş edeceklerini bilmedikleri tek şey,şiddet dışı eylemler ve mizahtır.
JOHN LENNON
Öylesine Kalabalık ki Yalnızlığım
Sessiz ve mükemmel bir gece.
Ve biri eksik
biri her zaman eksik
biri, geldiğinde bile eksik
öyle eksildik ki yaşarken,
…bize dokunan herkesi eksiltiyoruz.
Yalnızlığımızla çoğalıp kalabalığımızla eksiliyoruz
ve öylesine kalabalık ki yalnızlığımız.
Ne yana dönsek kendimize çarpıyoruz.
Ve biri eksik
biri her zaman eksik
biri, geldiğinde bile eksik
öyle eksildik ki yaşarken,
…bize dokunan herkesi eksiltiyoruz.
Yalnızlığımızla çoğalıp kalabalığımızla eksiliyoruz
ve öylesine kalabalık ki yalnızlığımız.
Ne yana dönsek kendimize çarpıyoruz.
Hayat bize hep aynı şeyi öğretiyor
‘Mükemmel biri yok.’
Hepimiz kendimizde olmayanı arıyoruz.
Ve hepimiz ancak kendimizde olanı buluyoruz.
Gökyüzü karanlık ve yıldızlar parlıyor.
Dürüst olduğunu söyleyenlerden mi korkmalıyız,
yoksa yalancı olduğunu söyleyenlerden mi?
Kendimizi kimden sakınmalıyız?
Ve kendimizi sakınmalı mıyız?
Neden dürüst birine ,
güvenebileceğimiz birine
bu kadar ihtiyacımız var.
Kendimize ve dürüstlüğümüze güvenemediğimiz için mi?
Bizi dürüstlüğün gerçekten var olduğuna inandırması
bizi de dürüstlüğün güvenilir sularına çekmesi için mi
insanlara dürüst olmaları için yalvarıyoruz?
‘Mükemmel biri yok.’
Hepimiz kendimizde olmayanı arıyoruz.
Ve hepimiz ancak kendimizde olanı buluyoruz.
Gökyüzü karanlık ve yıldızlar parlıyor.
Dürüst olduğunu söyleyenlerden mi korkmalıyız,
yoksa yalancı olduğunu söyleyenlerden mi?
Kendimizi kimden sakınmalıyız?
Ve kendimizi sakınmalı mıyız?
Neden dürüst birine ,
güvenebileceğimiz birine
bu kadar ihtiyacımız var.
Kendimize ve dürüstlüğümüze güvenemediğimiz için mi?
Bizi dürüstlüğün gerçekten var olduğuna inandırması
bizi de dürüstlüğün güvenilir sularına çekmesi için mi
insanlara dürüst olmaları için yalvarıyoruz?
Hiç yalan söylemeyen belki de
başkasının yalan söyleyebileceğini hiç düşünmez.
İhaneti aklından geçirmeyen
başkasının da ihanetinden o kadar kuşkulanmaz
başkasının yalan söyleyebileceğini hiç düşünmez.
İhaneti aklından geçirmeyen
başkasının da ihanetinden o kadar kuşkulanmaz
Ve ne kadar kalabalık yalnızlığımız.
Herkeste kendimize çarpıyoruz.
Kara ipekten bir yorgan gibi üstümü örtüyor,
iğde kokuları, limon çiçeklerinin incecik kokusu,
kızıllığı karanlığın içinde bile sezilen sardunyalar,
minicik saplarının ucunda sessizce duran minicik güller,
çiçeklenmemiş bir hanımeli.
Sessiz sakin ve mükemmel bir gece.
Ve ne kadar kalabalık yalnızlığımız.
Ne tarafa dönsek kendimize çarpıyoruz…
Herkeste kendimize çarpıyoruz.
Kara ipekten bir yorgan gibi üstümü örtüyor,
iğde kokuları, limon çiçeklerinin incecik kokusu,
kızıllığı karanlığın içinde bile sezilen sardunyalar,
minicik saplarının ucunda sessizce duran minicik güller,
çiçeklenmemiş bir hanımeli.
Sessiz sakin ve mükemmel bir gece.
Ve ne kadar kalabalık yalnızlığımız.
Ne tarafa dönsek kendimize çarpıyoruz…
AHMET ALTAN
Böyledir ; sürekli güvenlik ararsın ama bulunca da ondan hemen sıkılırsın.Evli çiftlerin yüzlerine bak.Güvenlik bulmuşlar - o çok aranan güvenliği - ve şimdi her şey banka hesabında ve devlet ve mahkeme ve kanunlar her şeyi güvenceye almış durumda.Ama büyü,şiir tümüyle kaybolmuş ; Aşk yok artık. Onlar ölü insanlar ; Geçimişi tekrarlayıp anılarda yaşıyorlar.
OSHO
Boşversene Seni Niye Beklemeli
kırmızı dallar, göğe uzanan çitler
yıldızları birbirinden ayıran
bilmez olur muyum hiç, mutluluk da bir gelişmedir
yaşarken olsun, ölümle olsun, sonu ayrılığa varan
ey gün batımı! benden duymuş olma bu yakınmayı
bir gül bana kendini kopardı verdi
daha dün akşam, daha dün akşam
yürek bir kez görür, sonra hep gözler görür
ben onu yüreğimle görmüşüm anlaşılan
çözüldü artık o büyü, yanımda
sıcaklığı parmaklarımı acıtan bir haziran
üstelik çoktan buldum aradığım o yeri
tam yedi kez doğan güneşlerin altından
bir yitip bir yükselen sıradağların ardından
yıkansam, yıkansam, hep o güneşlerle yıkansam
dişleri tenime geçse yaz rüzgârlarının
izine pek rastlamasam
ama kalbini sert ve serin tutan bir denizciye
bunu bir daha sorsam
ne çıkar bir daha sorsam
sonra hiç konuşmasam, sonra hiç konuşmasam
ve bu yorgun, bu üzünçlü yüreği
benim değilmiş gibi, benim değilmiş gibi
kimse görmeden şöyle bir yol kenarına bıraksam...
yıldızları birbirinden ayıran
bilmez olur muyum hiç, mutluluk da bir gelişmedir
yaşarken olsun, ölümle olsun, sonu ayrılığa varan
ey gün batımı! benden duymuş olma bu yakınmayı
bir gül bana kendini kopardı verdi
daha dün akşam, daha dün akşam
yürek bir kez görür, sonra hep gözler görür
ben onu yüreğimle görmüşüm anlaşılan
çözüldü artık o büyü, yanımda
sıcaklığı parmaklarımı acıtan bir haziran
üstelik çoktan buldum aradığım o yeri
tam yedi kez doğan güneşlerin altından
bir yitip bir yükselen sıradağların ardından
yıkansam, yıkansam, hep o güneşlerle yıkansam
dişleri tenime geçse yaz rüzgârlarının
izine pek rastlamasam
ama kalbini sert ve serin tutan bir denizciye
bunu bir daha sorsam
ne çıkar bir daha sorsam
sonra hiç konuşmasam, sonra hiç konuşmasam
ve bu yorgun, bu üzünçlü yüreği
benim değilmiş gibi, benim değilmiş gibi
kimse görmeden şöyle bir yol kenarına bıraksam...
EDİP CANSEVER
26 Ekim 2013 Cumartesi
Acele karar vermeyin.O zaman Sizinde herkesten farkınız kalmaz.Hayatın küçük bir parçasına bakıp tamamı hakkında karar vermekten kaçının.Karar aklın durması halidir.Karar verdiniz mi,akıl düşünmeyi,dolayısı ile gelişmeyi durdurur.Buna rağmen akıl insanı daima karara zorlar.Çünkü gelişme halinde olmak tehlikelidir ve insanı huzursuz yapar.Oysa gezi asla sona ermez.Bir yol biterken yenisi başlar.Bir kapı kapanırken,başkası açılır.Bir hedefe ulaşırsınız ve yüksek bir hedefin hemen oracıkta olduğunu görürsünüz.
LAO TZU
21 Ekim 2013 Pazartesi
Yolun düşerse kıyıya bir gün
Ve maviliklerini enginin seyre dalarsan
Dalgalara göğüs germiş olanları hatırla
Selamla,yüreğin sevgi dolu
Çünkü Onlar fırtınayla kapıştılar
Eşit olmayan bir savaşta
Ve dipsizliğinde enginin yitip gitmeden önce
Sana liman gösterdiler uzakta
-
PIERRE JEANNE DE BERANGER (1780-1857)
12 Ekim 2013 Cumartesi
Promete
Kalbimde her dakika şu ulvi hasretin
Ateşten gagasını duy,daima düşün:
Onlar niçin semada,niçin ben çukurdayım?
Gülsün neden cihan bana,ben yalnız ağlayım?
Yükselmek gökyüzüne ve gülmek ne tatlı şey!
Bir gün şu hastalıklı vatan canlanırsa...Ey
Refah ve nura hasret geleceği milletin,
Meçhul elektrikçisi,düşünce dünyasının
Yüklen getir -ne varsa - biraz miskinlik gideren
Bir parça ruhu,benliği,idrakı besleyen
Çoşturan meyvelerini; boş durmasın elin.
Gör daima önünde eskimiş masalların
Gökten ateşin dehasını çalan kahramanı..
Varsın bulunmasın bilecek nam ve şanını!
TEVFİK FİKRET
Gün Eksilmesin Penceremden
Ne doğan güne hükmüm geçer,
Ne halden anlayan bulunur;
Ah aklımdan ölümüm geçer;
Sonra bu kuş, bu bahçe, bu nur.
Ve gönül Tanrısına der ki:
- Pervam yok verdiğin elemden;
Her mihnet kabulüm, yeter ki
Gün eksilmesin penceremden!
CAHİT SITKI TARANCI
Ne İçindeyim Zamanın
Ne içindeyim zamanın,
Ne de büsbütün dışında;
Yekpare, geniş bir anın
Parçalanmaz akışında.
Bir garip rüya rengiyle
Uyuşmuş gibi her şekil,
Rüzgarda uçan tüy bile
Benim kadar hafif değil.
Başım sükutu öğüten
Uçsuz bucaksız değirmen;
İçim muradına ermiş
Abasız, postsuz bir derviş.
Kökü bende bir sarmaşık
Olmuş dünya sezmekteyim,
Mavi, masmavi bir ışık
Ortasında yüzmekteyim.
AHMET HAMDİ TANPINAR
Rindlerin Akşamı
Dönülmez akşamın ufkundayız.Vakit çok geç;
Bu son fasıldır ey ömrüm nasıl geçersen geç!
Cihana bir daha gelmek hayal edilse bile,
Avunmak istemeyiz öyle bir teselliyle.
Geniş kanatları boşlukta simsiyah açılan
Ve arkasında güneş doğmayan büyük kapıdan
Geçince başlayacak bitmeyen sükunlu gece.
Guruba karşı bu son bahçelerde, keyfince,
Ya şevk içinde harab ol, ya aşk içinde gönül!
Ya lale açmalıdır göğsümüzde yahud gül.
YAHYA KEMAL BEYATLI
Sonra İşte Yaşlandım
susup bekleyerek yaşlanıyordu
şeylerin uğultusu arasında
içi ağırlaştıkça rüzgara çıkıyor
siliyordu kendini durma
ağrıya ağrıya nara dönüştüğünde
açtılar içinden sözler çıktı
kem sözler, kırıcı davranışların izleri
aldanma gölgesi, ondurmayan bağışlama
"gitmeliyim" çıktı, "dönmemek üzre bir daha"
"artık herkesin yüzüne
bütün düşündüklerimi"
"yalnız olmalıyım" çıktı.
derinlerde sır tutmuş
bir eski sevda.
GÜLTEN AKIN
10 Ekim 2013 Perşembe
Sevgi Duvarı
Sen miydin O yalnızlığım mıydı yoksa
kör karanlıkta açardık paslı gözlerimizi
dilimizde akşamdan kalma bir küfür
salonlar piyasalar sanat sevicileri
derdim günüm insan içine çıkartmak Seni
yakanda bir amonyak çiçeği
ne kadar rezil olursak o kadar iyi.
Kumkapı Meyhanelerine dadandık
önümüzde altınbaş altın zincir fasülye pilakisi
aramızda görevliler ekipler hızır paşalar
Sabahları açıklarda bulurlardı leşimi
öyle sıcaktı ki çöpçülerin elleri
çöpçülerin elleriyle okşardın Beni
yalnızlığım Benim süpürge saçlım
ne kadar kötü kokarsak o kadar iyi
Baktım gökte bir kırmızı bir uçak
bol çelik bol yıldız bol insan
bir gece sevgi duvarını aştık
düştüğüm yer öyle açık seçik ki
Başucumda bir Sen varsın bir de evren
saymıyorum ölüp ölüp diriltiklerimi
yalnızlığım Benim çoğul türkülerim
ne kadar yalansız yaşarsak o kadar iyi
CAN YÜCEL
İnfilak
Ben gidince hüzünler bırakırım
Bu Senin yaşadığındır
bir ev sıkılır kadınlardaki
bir adam sıkılır kadınlardaki
Seni sevmek bu kadar mı
o Benim yaşadığımdır
Bazen de bir yerde kuşlar vardır
ne uçmak,ne görünmek için
bir karanfil pencereyi derler
bir kapı kendiliğinden kapanır
İstesek sevişirdik,ama olmadı
Biz değil yaşayan acılardır.
Gitsem de her yerde biraz vardır
hatırda zamansız bir plak
bir otel kapısı,biraz istasyon
vardır o Seninle birlikte olmak
buluşur çok uzaktan ellerimiz
ve nasıl gözgözeyiz,ansızın bir infilak
EDİP CANSEVER
Benim Dengemi Bozmayınız
(Tel cambazının tel üstündeki durumunu anlatan şiirdir.)
Sizin alınız al inandım
Morunuz mor inandım
Tanrınız büyük Amenna
Şiiriniz adamakıllı şiir
Dumanı da çaba
ama Sizin adınız ne
Benim dengemi bozmayınız
Bütün ağaçlarla uyuşmuşum.
Kalabalık ha olmuş ha olmamış
Sokakta yitirmiş cebimde bulmuşum
ama sokaklar şöyleymiş
ağaçlar böyleymiş
ama Sizin adınız ne
Benim dengemi bozmayınız
Aşkım da değişebilir gerçeklerim de
Pırıl pırıl dalgalı bir denize karşı
yan gelmişim diz boyu sulara
Hepinize iyi niyetle gülümsüyorum
Hiçbirinizle döğüşemem
Siz ne derseniz deyiniz
Benim bir gizli bildiğim var
Sizin alınız al inandım
Morunuz mor inandım
Ben tam kendime göre
Ben tam Dünyaya göre
ama Sizin adınız ne
Benim dengemi bozmayınız
TURGUT UYAR
9 Ekim 2013 Çarşamba
8 Ekim 2013 Salı
6 Ekim 2013 Pazar
3 Ekim 2013 Perşembe
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)